Toplumu koyduk mikroskoba başladık incelemeye...

  İyinin ezik, kötülerin güçlü gösterildiği bir insanlık içerisinde yaşadığımız acı bir gerçek. Kalp kırmayı kendisine alışkanlık haline getirmek, vurdumduymaza yakışan bir davranıştı. Parçalanan kalbi onarmak, kırmak kadar kolay değildi, bu gerçeği unutuyorlardı. Kul hakkının ağızlara sakız edinildiği ama bu hassasiyeti gösterme tenezzülünde bulunanların sayısının bir elin parmaklarını geçmediği gerçeğini bu insanların kulaklarına bağırarak söylesen bile asla duymayacaklardı. Maskeler ardına saklanmış yüzlerin, kötülük meşalesini ellerinde taşımak için yarışa girenlerin içinde yaşam mücadelesi veren iyi insanlar... Koltuk, makam, mevki sevdasından başkalarını ezerek en tepeye çıkanların vicdanlarının bir balon kadar hafif olduğu da aşikar. 

  Öyle bir çağ ki sürüden ayrılmayanın insanlığını kaybettiği gerçeğinin farkında olanların azınlık olduğu ve bu azınlığın garipsendiği, hedef haline getirilmesi bile ne kadar acı bir durum. Mankurtların arasından sıyrılmış, sürüye katılmayı reddedenleri ayıplamaları bile onları ne kadar gülünç kılıyordu. Hırs bataklığında yaşamını sürdürenler ise zehirlerini hem kendilerine hem de başkalarına akıtarak yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bir de asalak olanlar vardı... Başkalarını madden ve manen sömüren asalaklar...

  Herhangi bir oyunculuk eğitimi almadıkları halde, iyi rolüne çok rahat bir şekilde bürünüyorlardı. Oysa içleri dışıyla asla uyuşmuyordu.  Kötülük yapanlar bir tarafa, yaptığı kötülüğün farkında olmayan şuursuzların sayısı ise her geçen gün katlanarak artıyordu. Kötülük yaptıkça kendini yüce hissediyordu, bencilliği ile dünyanın onun sayesinde döndüğünü düşünüyordu. Sorunun kaynağı kendisinde bitmesine rağmen her daim suçsuz olanın, suçlu görülmesi de bu hayatın ironileri listesinde yerini alıyordu. İyilerin aciz görüldüğü, kötülerin ise göklere çıkarıldığı bir çağ.... 

   Necip Fazıl Kısakürek'in Kafa Kağıdı eserinden şu cümlelerle bitiriyorum: ''İnsanların bir kısmı suratlarında bir hayvan resmi taşırlar. Çoğu da silik ve şahsiyetsiz... O kadar silik ve şahsiyetsiz ki, Oscar Wilde' ın ifadesiyle: ''Onu bir daha hatırlamamak için bir kere görmek yeter!'' Silikler bir tarafa tilki, kurt, ayı, maymun, yılan, balık, kedi, köpek, karga, baykuş suratlı nice insan... İnsana benzeyen insan pek az. 

                                 Tekrar görüşene dek hoşça kal...


4 Yorumlar

  1. Her dönem böyleymiş sanırım. Romanlar, hikayeler hep bunları anlatıyor:(

    YanıtlaSil
  2. eveet sorma günümüzde insan hayvandan daha kötü oldu yaa.

    YanıtlaSil
  3. İnsan suretine bürünmüş, insan olamayan çok insan var.

    YanıtlaSil
  4. İlk çağlardan bu yana bu olayların ve bu kişiliklerin varlığına inanıyorum sadece günümüzde artan nüfus ve gelişen iletişim ağı sayesinde daha belirgin bir şekilde ve nüfusa oranla artmakta, doğru tespitler. Ne diyelim, sonumuz hayrolsun.

    YanıtlaSil