Her ne kadar kitapları okurken yarım bırakmayı sevmesem de, bazen doğru zamanda okumadığımı düşünerek o kitabı okumamı ileri zamanlara öteliyorum. Doğru zaman gelip çattığında kendimi hazır hissettiğimde kitaptan aldığım tat, bir arının çiçek ile buluşup aldığı nektar gibi. Bazı kitapları okumak için doğru zamanı ve doğru yaşı beklemek gerekli diye düşünüyorum. İnsanın yaşıyla edindiği tecrübeler, hayata dair bakış açısı kazanması,hayatın getirdikleri kadar götürdüklerinin sonucuyla kendini harmanlayabilmesi kitaplara olan bakış açımızı değiştiriyor. 

        Descartes'e göre, iyi kitapları okumak bu kitapları yazmış olan değerli insanlarla konuşmak gibidir. Bu sözü ilk duyduğumda karanlık bir oda aydınlanmıştı adeta. Bu değerli insanlarla konuşmak için de iletişim unsurlarının yerinde olması gerekli ve amacımız bir kitabı alıp, okuyup bitirmek değil. Her nerede olursan ol kitabın seni hazır olarak bekliyor olması, senin o kitaba karşı hazır olduğun anlamına gelmeyebilir. Bu durum bazı kitaplar için geçerli ve bu kitapların böyle bir ön şartı var. Hayatın cilvesi gibi kitapların da cilvesi var. 

        Son olarak insanların kitap okuma ritüelleri kişiden kişiye değişiyor. Her bir kitabı, kilitli bir oda gibi düşünürsek, odaya girebilmek için kapının anahtarının elinizde olması gerekiyor. Bazen elimizde düzinelerce anahtar olmasına rağmen, anahtar uyuşmadığı için o kapıyı açamadığımız oluyor. İşte hayatın bizi yoğurmasıyla o anahtarları ya elde edeceğiz ya da bir yerlerde bir şekilde bulmuş olacağız.


   

                                                                 Tekrar görüşene dek hoşça kal...

14 Yorumlar

  1. nefis bir yazıydı bu, anahtar da çok güzel bir buluş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      Teşekkür ederiim :) Anahtarlar olmasa o kapıların ardına ulaşamazdııık :)

      Sil
  2. İlkay,
    Aynı şeyleri düşünmek ne güzeel :) Bazen kendimi ben de karakterlerin yerine koyuyorum. Bazı kitaplar bambaşka dünyalara götürüyor bizleri, götürdükleri dünyalara hazır olmak ise bize bağlı. Bu yüzden okunma zamanı gerçekten de çok önemli.

    YanıtlaSil
  3. Doğru zaman ve doğru yaş. Bu konuda o kadar çok haklısın ki. Zamanında aldığım ama okumadığım kitaplara baktığımda kendi kendime " ya ben bu kitabı nasıl almışım " diyorum. Yaş ilerledikçe ilgi alanlarımda değişmiş haliyle . Descartesin sözünü paylaşmışsın. Bu sözü paylaşmaktada çok haklısın. Bir kitabı okumak onu yazan ile konuşmakla eş değer. Ve konuşmak denilen şey tek taraflı olan bir şey değil. Düzgün iletişim kurabilmek için onun anlattıklarını anlamak ve anladıklarını ifade etmek gerek. Okumak zor bir iş, sabır ve kararlılık gerek. Söylediğin son konuya gelecek olursak ben masa başında okumayı seviyorum. Sevdiğim cümlelerin altını çizmek ve önemli gördüğüm yerleri defterime not almak yazar ile aramda bir bağ kurmamı sağlıyor. Çok değerli bir yazı kaleme almışsın. Emeğine sağlık. Saygılarımla. Vesselam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meczup Yazar,
      Okuma eylemini biliçli olarak yerine getirmek için uyulması gereken bir çok unsur var. Kitap için belli bir vakit ayırmak ve kitapla baş başa kalabilmek bu unsurlardan bazıları. Dediğin gibi okumak zor fakat kazandırdıkları bir o kadar çok. Teşekkür ederim yorumun için.

      Sil
  4. Bazı kitaplar yarıda kalabiliyor evet... :)

    YanıtlaSil
  5. deep ten görüp takibe aldım sizi. çok hoş bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı Diyarlar,
      Hoş geldiniz :) Çok teşekkür ederiim

      Sil
  6. Selamlar, Descartes'in sözünü filmin yönetmeniyle konuşmak şeklinde düşünebilir miyiz diye düşündüm şimdi. Filmlerine özel işaretler bırakan yönetmenleri anlamakta izleyenin zengin olmasına bağlı. O zenginlik hangi yaşta kazanılır o da kişinin kendini yetiştirmesine, yetilerine bağlı...
    Deep'ten selam getirdim, tekrar görüşmek dileğiyle. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. www.filmgundemi.com,
      Önemli bir konuya değinmişsiniz. Film ile izleyici arasında bir bağ oluyor ve bu bağın oluşmasında yönetmen büyük rol oynuyor. Farklı bakış açılarını, gizlenen detayları, simgeleri onun gözünden görmeye çalışmak...Film incelemelerini okumayı bu yüzden çok severim. Teşekkür ederim yorumunuz için :)

      Sil
  7. Sanırım ilgi alanları da etkili oluyor. Yarım bırakıp okuyamadığım tek kitap Milan Kunderra'nın Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği'ydi. Epey bir zaman geçti aradan, belki şimdi alıp okumaya kalksam belki hoşuma gidebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaystros Tyrha,
      Katılıyorum.. Okumak için ileriki zamana bırakmış olduğum birkaç kitap bulunuyor listemde ben de doğru zamanı bekliyorum.

      Sil
  8. müfred,
    Çok doğru. O ihtiyaca susamış olmamız o kitabı ilgiyle okumamızı sağlıyor. Teşekkür ederim yorumunuz için :)

    YanıtlaSil