Yazılarımdaki üç noktalar kafamın içinde kelimelere dökülebilirken bunu kalem ile ya da klavye ile aktardığımda yarıda kesiliyordu. Treni yakalamak için koşarken soluk soluğa kalmak gibi bir şey olsa gerek bu durum. Belki de kafamın içindekiler dış dünyaya doğmak istemiyorlardı. Doğmak istemeyen düşüncelerime vücut bulabilmek için çırpınacağım gibi geliyor. Şu sıralar yazmaktan kaçtım fakat mantıklı sebepler sunamadım kendime. Elim ne klavyeye ne de kaleme gidiyordu. Kafamdakiler dolup taşıyordu ama aktarabilme gücünü kendimde bulamıyordum. Uyumadan önce birbiriyle dans eden süslü kelimeler ve cümleler arasında kalıyordum. Düşlerime üşüşmeyin...

Belki de bir atalet zincirine bağlıydım ve beni yazmaktan alıkoyuyordu. Artık o zinciri kırmamın vakti gelmiştir. Çünkü ben okudukça yazdıkça mutlu hissediyorum ve mutluluğu içimdekileri dışa dökersem bulabileceğimin de farkındayım. Artık düşlerime üşüşenleri kağıtla buluşturmanın vakti gelmişti...

                                    Tekrar görüşene dek hoşça kal...


  


9 Yorumlar

  1. Ne güzeldi. Kısa ama etkeyileyici. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi Dünyasında,
      Teşekkür ederim güzel yorumun için ❤

      Sil
  2. Geç bile kaldın :) yazılarınla mutluluk ve başarılar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanat penceresinden,
      Geç olsun da güç olmasın diyelim o zaman :) teşekkür ederim

      Sil
  3. Ne güzel yazmışsınız kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Yazdıkça içindeki duyguları düşünceleri boşaltıyor kimi insanlar. Yazmak her zaman için güzeldir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birpembesever,
      Harfiyen katılıyorum. Yazmak gibisi yok ❤

      Sil
  5. oh iyi olmuş o zamaaan :)

    YanıtlaSil