AMSTERDAM

 

AMSTERDAM

Aylar öncesinden Amsterdam için yaptığımız plan gelmişti. Viyana'dan önce Eindhoven'a varıp sonrasında otobüs ile Amsterdam'a ulaşmıştık.

Gitmeden önce etrafımdaki insanlardan hava şartlarına dair uyarılar almıştım. Haliyle kat kat giyinmeme rağmen havanın buz gibi soğuğunu asla unutamıyorum. Eindhoven'a vardığımızda ise otobüsün geç kalmasından dolayı 1 saat beklediğimizi unutmak ne mümkün. 

Amsterdam'a vardığımızda gün batmak üzereydi. Tramvaya doğru yürürken kanalların büyüsüne kapılmıştım bile. Kalacağımız yere vardığımızda eşyalarımızı bıraktıktan sonra dışarı çıkıp etrafta gezinmiştik. Ertesi sabah olduğunda Van Gogh Müzesi'ne doğru yürüdük. Biletimiz olmamasına rağmen belki bilet kalmıştır umuduyla yürümemizi sürdürdükten sonra mutlu sona ulaşmıştım, otomat cihazından bilet alabilmiştik. Müze içerisinde yaklaşık 3 saat harcamıştık ki en keyifli zamanımı orada geçirmiştim. 

Müzeden çıktıktan sonra köprülerden geçerek şehir bizi nereye götürüyorsa oraya doğru yol almıştık. Kendimizi tarihi bir kilisede, resim sergisinde, meydanında bulmuştuk. Önceden bisiklet kullanan insan sayısının çok olduğunu duymuştum fakat bunu gözümle görmüş olmak farklı bir deneyim kazandırdı. Yolda yürürken arabalara dikkat etmek gerekirken burada ise bisikletlilere dikkat etmek gerekli. 

Benim için bu şehir çok özeldi. Çok güzel anılar bıraktı. Şehirde kaybolmak, ara sokaklarında yürümek, insanlarını izlemek, yaşamın akışına dahil olabilmek... İşte bu yüzden gezilerimde yürümeyi daha çok tercih etmeye çalışırım. 

Tekrar görüşene dek hoşça kal...